
Kozmetik ürünler için esans tasarımında stabilitenin önemi büyüktür. Farklı fonksiyonel gruplar içeren moleküllerin karışımından oluşan esansın karmaşık doğasının bir sonucu olarak, esans bulunduğu ortamdaki kimyasal moleküller ile etkileşime girmeye yatkındır. Bu etkileşimlerin meydana gelmesindeki faktörlerden biri pH değeridir. Farklı pH değerlerindeki kozmetik ürünlere ter önleyici deodorantlar ve perma losyonları gibi asidik; katı sabun gibi bazik ürünler örnek olarak verilebilir. Bazı kimyasal moleküller farklı pH değerlerinde reaksiyona girebilir ya da bozunurlar. Ürünün içerisindeki bu asidik ve bazik moleküller direkt olarak esans bileşenleriyle reaksiyona girebilir ya da bir esans molekülünün başka bir molekülle olan reaksiyonunda katalizör olarak davranırlar. Bazı olası reaksiyonlar ester hidrolizi, aldol kondensasyonu ve asetal oluşumu olarak sıralanabilir. Diğer bir konu olan üründe zamanla oluşan renklenmeler tüketici için hoş bir görüntü oluşturmayabilir. Bu durum için en iyi örnek katı sabun için tasarlanan esansta vanillin kullanımıdır. Vanilin maddesi beyaz katı sabunu zamanla kahverengiye dönüştürür. Bu yüzden başka bir vanilya notu kullanmak ya da vanilin kullanımını en az indirgemek bir çözüm olabilir. Yükseltgenme stabiliteyi etkileyebilecek diğer bir faktördür. Oksijenden dolayı bazı esans molekülleri otoksidasyona uğrayabilir. Bu duruma verilecek en iyi örnekler doğada ve esanslarda en yaygın şekilde bulunan kokulu bileşenler olan D-limonen ve linalool maddeleridir. BHT gibi antioksidanların kullanımıyla bu problem tamamen olmasa da önlenebilir. Önemli diğer bir parametre ise sıcaklıktır. Sıcaklık bazı reaksiyonların hızlanmasına neden olabilir. Örneğin D-limonen ve α-terpinen gibi monoterpenler sıcaklıkla bozunabilirler. Metil antranilat gibi bir primer amin ve bir aldehit molekülü varlığında yüksek sıcaklıklarda schiff bazı oluşumu daha kolaydır. Ayrıca aldehitler sıcaklık değişimiyle karboksilik asitlere yükseltgenebilirler. Esansta kullanılan bazı aldehitler lilial, lyral ve n-dodekanal (aldehit c-12 laurik) olarak sıralanabilir. Sonuç olarak, kozmetik kimyasını anlamak ve bu konuda deneyime sahip olmak esansın kullanıldığı üründeki olası etkileşimleri hakkında öngörüde bulunmamıza olanak tanır. Tasarladığımız esansın kullanılacağı hedef ürünün kimyasal bileşimi hakkındaki bilgimizle kullanılacağı üründe bozunan ve yüzey aktif, köpürme ajanı vb. gibi kozmetik ürünlerin fonksiyonel bileşenlerinin etkisini azaltacak moleküller içermeyen stabil esanslar tasarlamamız mümkün olmaktadır.